Popüler Yayınlar

15 Nisan 2011 Cuma

*** GALATA KULESİ VE KÖPRÜSÜ ***

Galata Kulesi dünyanın en eski kulelerinden biri olup, Bizans İmparatoru Anastasius tarafından 528 yılında Fener Kulesi olarak inşa ettirilmiştir.. 17. yüzyılın ilk yarısında IV. Murat döneminde Hezarfen Ahmet Çelebi, Okmeydanı'nda rüzgarları kollayıp uçuş talimleri yaptıktan sonra, tahtadan yaptırdığı kartal kanatlarını sırtına takarak 1638 yılında Galata Kulesi'nden Üsküdar-Doğancılar'a uçmuştur. Bu uçuş Avrupa'da ilgi ile karşılanmış, İngiltere'de bu uçuşu gösteren gravürler yapılmıştır... Kulenin tarihinde bazı intihar olayları kayıtlara geçmiştir. 1876 tarihinde, bir Avusturyalı, nöbetçilerin dalgınlığından faydalanıp kendini kuleden aşağı atmıştır. 6 Haziran 1973 günü ise ünlü şair Ümit Yaşar Oğuzcan'ın 15 yaşındaki oğlu Vedat kuleden atlayarak intihar etmiştir. Oğuzcan bunun üzerine Galata Kulesi adlı şiiri yazmıştır....

GALATA KULESİ
6 Haziran 1973
Pırıl pırıl bir yaz günüydü
Aydınlıktı, güzeldi dünya
Bir adam düştü o gün Galata Kulesi’nden
Kendini bir anda bıraktı boşluğa
Ömrünün baharında
Bütün umutlarıyla birlikte
Paramparça oldu
Bir adam benim oğlumdu...

Gencecikti Vedat
Işıl ışıldı gözleri içi
Bütün insanlar için sevgiyle doluydu
Çıktı apansız o dönülmez yolculuğa
Kendini bir anda bıraktı boşluğa
Söndü güneş, karardı yeryüzü bütün
Zaman durdu
Bir adam düştü Galata Kulesi’nden
Bu adam benim oğlumdu

“Açarken ufkunda güller alevden”
Çıktı, her günkü gibi gülerek evden
Kimseye belli etmedi içindeki yangını
Yürüdü, kendinden emin
Sonsuzluğa doğru
Galata Kulesi’nde bekliyordu ecel
Bir fincan kahve, bir kadeh konyak
Ölüm yolcusunun son arzusu buydu
Bir adam düştü Galata Kulesi’nden
Bu adam benim oğlumdu

Küçüktü bir zaman
Kucağıma alır ninniler söylerdim ona
“Uyu oğlum, uyu oğlum, ninni”
Bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat

6 Haziran 1973
Galata Kulesi’nden bir adam attı kendini
Bu nankör insanlara
Bu kalleş dünyaya inat
Şimdi yine bir ninni söylüyorum ona
“Uyan oğlum, uyan oğlum, uyan Vedat”...

(Ümit Yaşar OĞUZCAN) 


Galata Köprüsü, Tarih boyunca Haliç'in iki yakasını Galata köprüleri birleştirmiştir.
Galata Köprüsü için ilk girişim II.Beyazıt Dönemi'nde yapıldı; Leonardo da Vinci, Padişahla temasa geçerek bir Haliç Köprüsü tasarımı sundu. Gerçekleştirilmesi teknik olarak imkansız görülen bu tasarımın üzerinden 350 yıl geçtikten sonra ilk Galata Köprüsü 1845 yılında, Sultan Abdülmecid zamanında Bezm-i Alem Valide Sultan tarafından yaptırıldı.
1863, 1875 ve 1912 yıllarında yenilenen Galata Köprüsü 27 Nisan 1912'de açılan son köprü, 16 Mayıs 1992'de yandı. Yanan köprü onarıldıktan sonra Balat- Hasköy arasına yerleştirildi ve Karaköy- Eminönü arasındaki eski köprü yerine modern bir köprü yapıldı.



İstanbul'u İstanbul yapan bazı mekanlar vardır. İçi yaşanmışlıklarla dolu, eski ve yeni İstanbul'un tanığı olan bu mekanlar tam anlamıyla insana keyif verir.. Bu "dolu dolu" mekanlara bir de enfes İstanbul manzarası eşlik ettiği zamanlarda her şey tam kıvamında olur.
Galata Köprüsü İstanbul'da özel olarak tabir edilen yerlerden bir tanesidir. Eminönü ile Karaköy'ü birbirine bağlayan bir köprü olmanın dışına çıkmış, uzun yıllar boyunca gerek tarihi, gerekse sosyal açıdan İstanbul tutkunlarının favori mekanlarından bir tanesi olmuştur. 




GALATA KÖPRÜSÜNDE BALIK TUTMAK…
Balık tutmak kimilerine göre loto oynamak gibi, devamlı daha fazla kazanma hırsı verip bağımlılık yapar. Bazıları için zevktir. Bazılarına göre hobidir. Bazende karşı konulmaz bir tutkudur...  


Galata Köprüsünden, Süleymaniye'ye bakış.. 


EMİNÖNÜ YENİ CAMİİ... 
1597’de II. Murad’ın hanımı Safiye Sultan tarafından yapımı başlatılmıştır. İlk mimarı Davud Ağa öldürülünce, yerine Dalgıç Ahmed Ağa geçmiştir. I. Ahmed tahta geçince (eski Osmanlı saray geleneği uyarınca) bir önceki padişahın validesi ve eşi Safiye Sultan, Eski Saray’a gönderilmişlerdir (Bayazıd’a). Böylece caminin inşaatı sekteye uğramıştır. I. Ahmed, bu camiyi devam ettirmek yerine, Ayasaofya’nın karşısına Sultan Ahmet camisinin yapımına koyulunca, kubbeyi taşıyacak olan kemerlere kadar yükselmiş halde duran Yeni Cami, yaklaşık yarım yüzyıl kadar virâne halde yarım beklemiştir. Halk arasında adı; “Zulmiyye”ye çıkan cami kalıntısı, bu kez IV. Mehmed’in validesi Turhan Hatice Sultan tarafından (bizzat kendi parasıyla) 23 Temmuz 1661’de Mustafa Ağa’nın mimarlığında kaldığı yerden inşası devam ettirilmiş ve 1663 yılında bir Cuma namazıyla birlikte açılışı yapılmıştır... Bir İstanbul selâtin caminin inşası ortalama; 2-7 yıl arasında sürmesine rağmen, Yeni Cami’nin inşaatı tam; “66 (Altmışaltı)” yıl sürmüştür. 




Kare planlı Caminin üç şerefeli iki minaresi ve yirmi iki küçük kubbesi olan avlu çerçevesinin; üç farklı yönde, kubbeli üç girişi vardır.
Avlunun ortasında, kubbeli ve mermerden bir şadırvan bulunur.













Hiç yorum yok: