Popüler Yayınlar

5 Mayıs 2011 Perşembe

*** TOPKAPI SARAYI HAREM DAİRESİ *** (Gerçek Muhteşem Yüzyıl)

HÜNKAR SOFASI...
Muhteşem Yüzyıl dizisinde Sultan Süleymanın çıplak cariyelerin danslarını seyrettiği iddia edilen Hünkar Sofası Daire’sinin duvarlarında Bakara Suresi 257. ayetinden itibaren yedi ayet yazılıdır ki bir ayetin meali aynen şöyledir:
“Allah kendisine hükümranlık verdi diye (şımarıp azarak) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi?”
Sanki adeta Osmanlı hükümdarı bu ayetle gerçek hükümdarın kim olduğunu, hükümdarım diye şımarıp azdığı taktirde Nemrutlaşabileceği ihtimalini, her gün bilinç altına kazıyordu...
Hünkar Sofası, Harem'de padişahların tören ve kabul salonu olarak kullanılır. Bu salonda hanedanın toplandığı eğlenceler ile bayramlaşma ve düğün törenleri yapılırdı.. Harem’in müzikli eğlenceleri, toplantıları, bayramlaşma ve diğer törenlerinin yapıldığı bu büyük sofada, harem halkının padişahların tahta çıkışı ve bunu izleyen günlerde Eyüp’teki türbelerde yapılan kılıç kuşanma törenlerinden sonra, bağlılık ve tebriklerini sundukları bilinir. Padişahın kız veya erkek çocuklarının dünyaya gelişi ve hanım sultan denilen padişah kızlarının nişanlanmaları, evlenmeleri dolayısıyla yapılan eğlenceler de bu salonda gerçekleşmiştir...



Hünkar Sofasında padişahın tahtı ile üstünde cariyelerin ve Valide Sultan başta olmak üzere Kadınefendilerin oturdukları yerler vardı..


GÖZDELERİN DAİRELERİ…
Sultanla ilişkiye giren veya yakınlaşan cariyeye Gözde denirdi. Gözdeler çocuk doğurduğunda özel bir daire tahsis edilerek, İkbal veya Kadınefendi olarak tayin edilirdi. Cariyeler hanedana rakip yaratmamak amacıyla şehzadelerle evlenemezdi. Padişah kızları ise vezir ve paşalarla nikahlanarak İstanbul’daki hanım sultan saraylarında yaşar, isterlerse damatları boşama hakkına sahip olurlardı...  


GERÇEKTE  HAREM NEDİR?
Biz Harem ile ilgili, asla yaşanmamış sahneleri alıp, doğru gibi kabul edip, kendi kendimize duyduğumuz saygıyı ve özgüveni aramızdan kaldırdık. 1909 yılına kadar Harem Dairesi’ne padişahtan başka, ancak mecburiyet halinde Harem Ağaları ve doktorlar girebiliyorlardı. Son on üç yıllık dönem ise Haremi görenlerin hatıratlarında oldukça net bir biçimde anlatılıyor. Yazık ki (!) orada bile havuz – hamam sefaları yok.
Peki o zaman “Bu Harem nasıl bir yer?” denilebilir.
Genel anlamıyla HAREM:
Tek idarecisinin Valide Sultan(yani padişahın annesi) olduğu kendisine ait, padişahın bile bozamadığı çok kesin ve katı kuralları bulunan yüzlerce genç kızın, dönemin ilim anlayışına göre en iyi eğitimi aldığı, nihayetinde de devletin önemli kademesindeki görevlilerle evlendirilerek teliyle-duvağıyle-çeyizi ile gönderildiği bir bayanlar mektebidir.


VELİAHT DAİRESİ (Şehzadelerin Mekanı)..
Osmanlı hareminde veliaht ve diğer şehzadeler erişkin çağa gelene kadar saray disiplini içinde yetiştirilirdi. Daha sonra sancakbeyi olarak Anadolu vilayetlerine gönderilir ve yönetim konusunda tecrübe kazanırdı. 17.yy başından itibaren Harem'in Osmanlı saray yönetiminde rol almasıyla şehzadeler hayatlarını Harem'de geçirmişlerdir.. 


CARİYE KOĞUSLARI…
Genellikle 15-16 yaşları arasında Saray alınan cariyelerin çoğu Çerkez olmakla birlikte, Arap ve zenci cariyelerin varlığı bilinmektedir. Ayrıca çeşitli hizmetler için alınan cariyelerden bazılarının yaşları daha büyük olabilmektedir. Harem’e alınan cariyeler önce sağlık kontrolünden geçirilmekteydiler. Yeni cariyelere güzellik, huy ve görünüşleri göz önünde bulundurularak Hoşnaz, Safdil, Neşedil gibi yeni adlar verilirdi.
Saraya alınan kızlara öncelikle Türkçe ve Sarayın görgü kurallarını öğretilirdi. Harem’deki bu kızların ilk dönemine acemilik denirdi. Daha sonra cariye olurlar ve giderek şâkirt denilen usta çıraklığına, ustalığa ve gedikli sınıflarına yükselirlerdi.
Cariyelerin pek çoğu hizmet görmek amacıyla alındığından kısa bir eğitimden sonra çamaşır, hamam külhanları, kiler, sofra gibi genel hizmetlere verilirlerdi. Güzel ve zeki olanları ise koğuşlarda kalfa kadınların eğitiminde okuma-yazma, dikiş, nakış, müzik aleti çalmak, şarkı söylemek, raks etmek gibi kabiliyetlerine göre öğretimlerden geçirilirlerdi. Padişahlar kendileri için seçilen ve eğitilen cariyelerin hepsiyle ilişki kurmamış bu kızların uygun birileriyle evlendirilerek saraydan çıkmaları sağlanmıştır.
Saray kadınlarının en yüksek derecelisine Kadın denilirdi, Padişahın ilişki kurduğu cariyelerden Has Odalık, Gözde veya İkbal adını alanlar çocuk doğurduklarında Haseki Sultanlığa ve Kadınefendiliğe yükselirlerdi.


CARİYE HAMAMI..
Harem’e alınan cariyeler, Türk-İslam kültürünü en iyi şekilde öğrenirdi. Böylece Osmanlı hanedanına ve zadegânına eş olarak yetiştirilen cariyelerin bir bölümü yönetici kalfalar olarak Harem’de kalır, en seçkinleri sultana sunularak hanedanı oluştururlardı.
Cariyelerin bir kısmı ise Enderûn’daki ağalarla evlendirilmek şartıyla Harem’den çıkartılırlardı. Her yıl gençleşen ve saray kültürünü imparatorluk sahasına yayan Harem’in hiyerarşisi kurallara bağlıydı. Osmanlı sarayında bir kadının değeri, çocuk sahibi olabilmesiyle ilgiliydi. Sultana sunulan bir cariye, genellikle Hünkar Sofası’nda gösterilir, beğenilirse hamamda hazırlanma törenlerini de içeren bir süreçten sonra sultanın has odasına getirilirdi... 










VALİDE SULTAN DAİRESİ…
Oğlu padişah olduğunda büyük bir törenle Harem'e gelen ve bu ünvanı alan Valide Sultan, Harem'in ve Osmanlı Hanedanının yöneticisiydi.. Çeşitli dönemlerde  Osmanlı siyasi hayatınıda yönlendiren Valide Sultanlar, padişahın kadınları ve çocukları ile ilişkilerinide düzenleme yetkisine sahiptiler.. Valide Sultanlar Osmanlı hanedanının sembolü olarak büyük bir otorite ve ihtişama sahiptiler..


HAREM...
Kelime anlamı olarak tabu, yasaklanmış anlamına gelen harem sözcüğü İslam toplumunda giderek aile kavramı için kullanılmıştır. Harem, Osmanlı sarayında hanedanın yaşadığı özel ve yasaklanmış yerdir. Harem, sultanların ailesi ile birlikte yaşadığı ve mimarlık tarihi açısından son derece önemli bir komplekstir.
Harem’de yaklaşık 300 oda, 9 hamam, 2 Camii, 1 hastahane ve koğuşlar ile 1 çamaşırlık vardır. Sistematik değil fakat hiyerarşik bir mimari gelişim gösteren Harem, 1665 yılında büyük ölçüde yanmıştır. Günümüze gelen Harem, bu yangından sonraki yenilenmelerle ve zaman içindeki genişletmelerle biçimlenmiştir. Harem’in genel şeması, ard arda kapılarla ayrılan girişleri çevreleyen koğuşlarla, odalarla, köşk ve servis binalarıyla oluşur.






CARİYE KORİDORU, Harem ağaları, yüzlerce yıl boyunca saray mutfaklarından getirdikleri yemek tablalarını bu tezgahlara yerleştirdiler..
HAREM AĞASI… 
Padişah ve sadrazamdan sonra Osmanlı Devletinin 3. en yüksek görevlisiydi. Sarayın, cinsel işlevi yok edilmiş (hadım edilmiş) siyah ırktan olan erkek köleleri arasından seçilirdi. Padişahın huzuruna gerektiği zaman çekinmeden çıkabilme yetkisine sahipti. Harem ağası padişahın huzurunda samur bir kürk giyerdi. Sarayın güvenliğini sağlayan Baltacıların kumandanlığını yapardı. Padişahla sadrazam arasında ve padişahla Valide Sultan arasındaki haberleşmeyi sağlardı. Hareme yeni cariyelerin alınması, haremdeki nikah, sünnet düğünü ve doğum törenlerinin düzenlenmesi hep Kızlar ağasının sorumluluğu altındaydı. Haremde büyük bir suç işleyen cariyelerin bir çuval içine sokularak Topkapı Sarayı'nın hemen önünde Haliç'in sularına atılarak boğdurulması görevini de Harem ağası üstlenirdi... Kızlar ağası her zaman siyah ırktan bir erkekti. Osmanlı sarayında her zaman yüzlerce siyah köle görev yapardı. Bu siyah kölelerin cinsel işlevleri ergenliğe ulaşmadan önce yok edilmiş (hadım edilmiş) oluyordu. Osmanlılar bir erkeğin hadım edilmesini İslam dinine aykırı kabul ettikleri için kendileri bu köleleri hadım etmezlerdi ama önceden hadım edilmiş köleleri satın almakta bir sakınca görmezlerdi. Hadım edilmiş siyah köleler genellikle Mısır ve Sudan gibi ülkelerden Mısırlı Hıristiyan veya Yahudi köle tüccarları tarafından İstanbul'a getirilip pazarlanırlar, bazen de saraya hediye olarak sunulurlardı.. Bazı siyah köleler kendileri için daha yüksek imkânlar bulmak amacıyla kendi istekleri veya ailelerinin istekleri üzerine hadım edilip köle olurlardı. Diğer siyah köleler ise bazen bir suç işledikleri için ceza olarak, bazen de köle tüccarları tarafından ele geçirilip hiçbir suç işlemedikleri halde kazanç amacıyla hadım edilip köle olarak satılırlardı.
Hadım edilmiş siyah kölelerin Osmanlı sarayında yaygın şekilde görev almalarının birçok nedeni vardı: Öncelikle kadınlarla ilişki kuramamaları sebebiyle haremde görev yapmalarında bir sakınca görülmüyordu. Ayrıca erken yaşta hadım edilmiş oldukları için daha yumuşak bir kişiliğe sahip olduklarına inanılıyordu. Hiç bir zaman çocukları olmayacağı için ve hiç akrabaları da olmadığı için padişah ve saraya olan sadakatlerinden kuşku duyulmuyordu. Hareme gelen bu siyah köleler en aşağı rütbede hizmete başlarlardı. Sonra sırasıyla acemi ağası, nöbet kalfası, ortanca, hasıllı, on ikinci hasıllı, yaylabaşı gulamı, yeni saray baş kapı gulamı olurlar ve en başarılı olanları Harem ağası olarak atanırdı. Görevden alındıkları takdirde Mısır'a gönderilerek onlara ömür boyu bir maaş bağlanırdı.





YEMİŞ ODASI...


ŞEHZADE KIYAFETLERİ...


SARAYIN BALKONU...
Tarihin gözleri var, surlarda delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta saha kalkmış Fatih"ten kalma kir at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakısta o mana: Öleceğiz ne çare?
Hayattan canlı ölum, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar, Karaca Ahmet...
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul’da bul!
İstanbul,
İstanbul...
(Necip Fazıl Kısakürek)

26 yorum:

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

Çok teşekkür ediyorum.Zevkle okudum.

buğday taneleri dedi ki...

İstanbul'a gitmek bana şart oldu!

Adsız dedi ki...

19 mayıs da inşallah:)

Sazan dedi ki...

Gezdiğimde büyülenmiştim, sayenizde tekrar gezmiş oldum, teşekkür ederim :)

Gezi/yorum... dedi ki...

@İçimden geldiği gibi; Beğenin için teşekkür ederim..
@Meral; İstanbul için sabırsızlandığını hissediyorum :)
@Sıradan bir balık; Harem dairesi senin resim ve yorumlarında ayrı bir zevk olur eminim..
@Sazan; Hosgeldin diyorum öncelikle, beğenin için teşekkür ederim..

Driftwood art dedi ki...

harika!!!

Gezi/yorum... dedi ki...

@Karagözlü surey; Teşekkürler beğenin için..

Derya dedi ki...

Gezmeyi çok istediğim yerlerden birisidir. Fotoğraflar ve anlatımınıza teşekkürler. Kimbilir havasını tenefüs etmek ortamda bulunmak nasıldır.

Gezi/yorum... dedi ki...

@derya; oranın havasını tarif edemem, insan sanki büyüleniyor, yüzyılların verdiğin yaşanmışlık sanki duvarlara sinmiş sizinle konusuyor.. çok güzeldi o havayı yaşamak

Adsız dedi ki...

Neden?
:)

Adsız dedi ki...

Az önce "Neden" diye sordum ya, Harem i "Hamam" okumuşum:))))))))))

Çınar dedi ki...

Çok aydınlatıcıydı ve güzeldi çok teşekkürler

Emine dedi ki...

çok güzel bir paylaşım olmuş yine, necip fazıl da noktayı koymuş..
ille istanbul'da bul,
İSTANBUL İSTANBUL..

YETENEK-SİZİN dedi ki...

resmen tarihi içimize işlediniz, verdiğiniz bilgiler ve emeğiniz için teşekkür ederim.

Gezi/yorum... dedi ki...

@Çınar; Beğeniniz için teşekkürler..
@EminE; Necip fazılın dilinden İllede İstanbul diyorum bende.. :)
@Yetenek-Sizin; Rica ediyorum, beğeniniz için teşekkür ederim..
@Eda Kcks; Teşekkür ederim, sayfanda gördüm çok hoş olmuş.. :)

zeynep dedi ki...

Çok güzel bir paylaşım, gerçekten muhteşem yüzyıl...Hayran olmamak mümkün değil...Teşekkürler...

üzüm kuşu dedi ki...

gerçekten çok güzel bende gidebilmeyi çok isterdim çok güzel.

Unknown dedi ki...

Merhabalar,

Ben Esen. Kulturturlarionline.com adında amatör bir sitem var. Burada kültür turları ve yurtiçi – yurtdışı kültürel yöreler ve mekanlarla ilgili, ya da sizin gibi gezginlerle ilgili sıklıkla özgün ve değişik haberler girmeye özen gösteriyorum. Bu tür gezgin ruhların tanıtılması gerektiğine inanıyorum.

Sitemi yazarken ticari bir amacım yok, işten arta kalan zamanlarımda ilgilenmeye çalışıyorum. Aslında domain’i 2008’de almıştım ama gerçek anlamda ilgilenmeye yeni başladım diyebilirim.

Sizin sitenizi gördüm ve oldukça beğendim. Düşündüm ki acaba ben sizin sitenizi, ya da gezilerinizden birini tanıtan bir yazı yazıp kendi sitemde girsem, siz de benim siteme link verir miydiniz? Cevabınızı bekliyorum.

Daha önce de böyle çalıştım başka benzer sitelerle. Bu siteler arasında:

kultursanatportali.com
tvitamini.com
hangimoda.com
buyukkeyif.com
toplumdusmani.com

gibi siteler de var. Ayrıca eksisozluk, itusozluk gibi sözlüklerde de blogumdan bahsediliyor.


İyi günler dilerim
Esen Akyüz
http://www.kulturturlarionline.com

Adsız dedi ki...

Ne yazık ki ben de daha önce gidip gezmemiştim. Merak gidermişsiniz, teşekkürler. Elbette dizideki kadar şaşaalı değil; ama yine de etkileyici.

Gezi/yorum... dedi ki...

@Zeynep; Beğenin için teşekkür ederim. dediğin gibi hayran olmamak mümkün değil..
@Cemre; Teşekkürler, umarım gitme fırsatı bulursun buna değer..
@Esen; Tabiki bu güzel teklifi kabul ediyorum.. buna sevinirim..
@Şahsına Münhasır Hikaye; Beğenin için teşekkür ederim, dediğin gibi şaşadan uzak etkileyici bir sadelik var orda..

mine dedi ki...

Topkapı sarayını gezerken harem kapalıydı gördüğümüz alanlar daracıktı, garip geliyor hele de özgürlüğüne düşkün birileri için
öte yandan tekrar gitmeli ...

didem dedi ki...

Ne ilginc, haremin resmen kendine ozgu stili, yasam kurallari, odalari, bolumleri var. Ayri bir dunya sanki. Sarayin icinde bir baska saray gibi. Kimbilir neler yasandi orada...Fotograflar cok guzel. Gitmis kadar olduk.

B'r'cm'marinmabed' dedi ki...

Çok aydınlatıcı, fotoğlraflar da çok güzel..

Hüseyin Çitçi dedi ki...

Harem
http://www.youtube.com/watch?v=pW_21AM0sRQ

Playlist
http://www.youtube.com/playlist?list=PLF7BE4F65668D74D5&feature=mh_lolz

Merve Açıkgöz dedi ki...

Gerçekten çok güzel bir paylaşım özellikle görsel destek şahane olmuş. Elinize sağlık.

Blogger Bolat dedi ki...

Fotoğraflar çok güzel :)