Popüler Yayınlar

4 Mayıs 2011 Çarşamba

*** SAFRANBOLU ***

KAYMAKAMLAR GEZİ EVİ...
Safranbolu Evleri ve o dönemin yaşantısını anlatan önemli bir örnektir. 19. yy. başlarında yapıldığı sanılıyor. Sahibi Safranbolu kışlası kumandanı Hacı Mehmet Efendi...

Safranbolu evleri genellikle 18.yy ve 19.yy’da yapılmış. 2000 adet yapıdan 1008 tanesi tescil edilmiş ve yasal koruma altına alınmıştır. O yüzyıllara ait Osmanlı kent dokusunu günümüze taşıyan Safranbolu’daki tarihi eserlerin çoğu Candaroğulları ve Osmanlı döneminden kalmıştır..
Safranbolu evleri 2-3 katlı, 6-8 odalı, cumbalı, her odasında fazla sayıda penceresi olan ve odaların her ayrıntısı büyük bir ustalıkla düşünülmüş olan evlerdir. Pencere sayıları zenginliğin büyüklüğüne dair bir gösterge olarak kabul edilirmiş... Safranbolu Kaymakamlar evi müzesi Safranboluya ait ev yaşamı ve düzenini açıkça sergileyen ender müzelerden bir tanesidir. Orjinal yapının 240 yıllık olduğu söylenmektedir. Safranbolu'ya gelen ziyaretçilere haftanın her günü sabah 9.00 - akşam 20.00 arasında ziyaretçilere açıktır... 



HAYAT..
Zemin katta yer alır.  Zemini toprak yada taş kaplıdır. Bir merdivenle üst kata çıkılır. Merdivenin başladığı yere pabuçluk denir. Sokak cephesinde sağlam duvarlar bulunur. Bahçe cephesinde ahşap parmaklıklardan oluşan gilisteler hayatı aydınlatır, havalandırır ve dış tehlikelerden korur. Zemin katlarda ayrıca ahırlar, büyük kazan ocakları ve ambarlar bulunur...




EVİN İÇİNDE NE DOLAPLAR DÖNÜYOR...
Evin harem bölümünden selamlığa hizmet eden kadınların yakın aileden olmayan erkeklere kendini göstermeden yemek ve kahve servisi için iki sofa arasında dönen bir dönme dolap yapılmıştır. Dolabın raflarına konulan tabaklar, dolap elle çevrilerek diğer bölüme iletilme haliyle servis yapılır.... “EVİN İÇİNDE NE DOLAPLAR DÖNÜYOR” deyimi Safranbolu’dan çıkmıştır. Şöyleki.. Yemeği haremlik tarafı koyuyor, tek tıklıyor ve sonra döndürüyor. Evin en genç kızı yapıyor bu servisi. Sonra selamlıktan evin en genç erkeği geliyor ve yemekleri servis ediyor. Boşalanları tekrar dolaba koyuyor ve çift tıklıyor ve dolabı döndürüyor. Tabi bu gidiş ve gelişler sırasında haremlik ve selamlık arasındaki haberleşmede buradan yapılıyor. Mektuplar, pusulalar buradan gelip gidiyor. Evin içinde ne dolaplar dönüyor anlayacağınız.. :)





SAFRANBOLU...
Safranbolu İstanbul'a 400 km, Ankara'ya 200 km uzaklıkta Karabük'ün ilçesi Safranbolu Dünya Miras Listesi'ne ülkemizden girmeyi başarmış 9 özel yerden biri.. Evleri, çiçeği, lokumu ile kendi halinde sizi oracıkta bekliyor. Yol boyunca nasıl bir yere varacağınızı merak edip, vardığınızda merakınızın ne kadar da haklı olduğunu anlayacağınız küçük bir kasaba..  
Safranbolu adından da gayet belli olduğu üzere ismini burada çok yetişen safran isimli bitkiden almıştır. Şehir merkezine vardığınızda safran heykeli sizleri karşılıyor olacak..



SAFRAN ÇİÇEĞİ...
Safran, sonbaharda çiçek açan, 20-30 cm boyunda, soğanlı bir kültür bitkisi ve bu bitkiden elde edilen baharat. Bitkinin yaprakları şeritimsi, mor çiçekleri üç tepeciklidir. Çiçeği ve tepecikleri bitkiye bağlayan yaprak sapı da dahil olmak üzere kurutularak özellikle gıda boyası ve tad verici olarak kullanılan safran bitkisi daha çok İspanya, Fransa, İtalya ve İran’da yetiştirilir. Türkiye’de ise safran Safranbolu’da üretilmektedir. Ağırlığına göre dünyanın en pahalı baharatı, (bir gramı 5 ile 6 € arası),  olan safranın anavatanı Güneybatı Asya’dır. Yetiştiriciliğine ilk olarak Yunanistan civarında başlanmıştır. Yarım kilogram safran 80.000 çiçekten çıkarılabilir. Kendi ağırlığının 100.000 katı suyu sarı renge boyar.



SAFRAN KOLANYASI.. (Böyle bir kokuyu başka bir yerde bulamassınız) Safran kolonyasını üreten işletmeci Can Kuş, fiyat olarak gramı 5-6 avro arasında değişen safran bitkisinin, ilçede 30 çiftçi tarafından sadece 26 dönüm bir alanda yetiştirildiğini söyledi.
Yaptıkları araştırmalar sonrası safrandan kolonya üretimine başladıklarını, böylece üreticilere de destek sağladıklarını ifade eden Kuş, şunları anlattı: "Araştırmalarımız sonucu safran çiçeğinden kolonya üretmeye başladık. Safran dünyanın en pahalı bitkisi ve ilçemizde yetişiyor. Bunu değerlendirerek safranlı kolonya üzerine firma kurdum. Ürünlerimiz, özellikle Safranbolu‘ya gelen yerli ve yabancı turistleri ilgisini çekiyor.

Şimdilik kolonyalarımızı, SADECE ilçemizde pazarlıyoruz."



SAFRAN LOKUMU... (Normal lokuma safran ilave edilip, renk ve koku verilerek “Safranlı Lokum” imal edilmektedir.) Osmanlıca rahat ul-hulküm yani boğaz rahatlatan kelimesinden türeyen Lokum, yaklaşık 15. yüzyıldan beri Anadolu’da bilinmekle birlikte, özellikle 17. yüzyilda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaygınlaştı. Avrupa’da ise bir İngiliz gezgin aracılığıyla 'Turkish Delight' adıyla 18. yüzyılda tanınmaya başlandı. Daha önceleri bal ya da pekmez ve un bileşimi ile yapılan lokumun 17. yüzyilda 'Kelle şekeri' olarak bilinen rafine şeker ile özellikle nişastanın bulunup ülkeye getirilmesi sayesinde hem yapımı, hem de lezzeti değişti. Tatlı bahsinde, Safranbolu’da en sevilen, şânı yedi düveli tutan... lokum... Safranbolu lokumu, hindistan cevizli, fındıklı, çifte kavrulmuş, fıstıklı, safranlı, güllü, damla sakızlı – ve de, günlük- olarak üretiliyor. Safranbolu lokumu öteki lokumlara kıyasla, daha az tatlı ve çok hafif. Aşırı tatlı olmayışı nedeniyle, öbür lokum çeşitlerinden ayrılıyor; ve daha geniş bir müşteri yelpazesine sahip...













11 yorum:

Ayla dedi ki...

2004 yılında Karadeniz turuna çıkmıştık ilk durak Safranboluydu.Kaymakamlar evi ve Safranbolu gerçekten çok güzeldi.Hele sokakları...Fotoğraflarla tekrar oraya gitmiş kadar oldum:))

Gezi/yorum... dedi ki...

Ayla; Teşekkürler beğenin için.. ben geçen yıl gittim ordan aldığım safran kolanyam bitti ilk kez safranlı kolanyayı sevdim, kolanya tarzında.. tekrar gidip almam lazım :)

Emine dedi ki...

o güzel beldeyi görenlerdenim ben de çok keyifli bir geziydi otantik havası etkileyici gelmişti..bir de üstüne Amasranın cennet sahilinde geçen harika iki gün..hatırlattınız bu postla çook teşekkürler..

Gezi/yorum... dedi ki...

EminE; rica ederim umarım tekrar gider o güzellikleri yine yaşarsınız...

*-*PARAF*-* dedi ki...

Ben de Safranbolu'yu geze/bilen şanslılardanım. Lokumdan bir tane aldım haberiniz olsun. ;) Fotoğraglarım kendime aittir. Görmek isterseniz benden bir kahve alacağınız olsun.

http://www.etraf.info/2008/10/safranbolu/


Hürmetler.

Gezi/yorum... dedi ki...

*_*PARAF*_*; Teşekkür ederim, sayfanı inceledim.. safranboluda bende Cinci Hana gitmeye fırsatım olmamıştı sende orayı anlatmıssın. beni tamamlamışsın çok güzel olmuş eline sağlık :)

Adsız dedi ki...

Gittiğin yerlerin pek çoğunu görmedim, nedeni de uzun yıllar İtalya da yaşamış olmaktan, ama bu yaz her yere gitmek, dokunmak, hissetmek istiyorum.
Resimler ön bilgi oluyor benim için, bunun için ayrıca teşekkür ederim.
Gezmekten Ankara da kalabiliyor musunuz?:)

Esin Bozdemir dedi ki...

harika fotoğraflarınızla yeniden yıllar önce gittiğim bu harika yerleri görmüş gibi oldum!.. gidesim var!ama şimdilik kıpırdayamıyoruz!:)..siz fotoğraflamaya devam edin bizde seyretmeye doyamıyalım böyle:))ellerinize ve bakmasını bilen gözlerinize sağlık:)

Gezi/yorum... dedi ki...

@Sıradan bir balık; Aslında çoğunlukla Ankaradayım, ama bir yere gitmek istediğimde haftasonu bir program yapıp görüp geliyorum :) Umarım bu yaz güzelce gezersiniz :)
@Esmir; Teşekkür ederim, Umarım istediğiniz yerlere gider özleminizi giderirsiniz :)

didem dedi ki...

Demek "Evin icinde ne dolaplar donuyor" lafi Safranbolu'dan geliyor. Cok ilginc sadece sozde kalmamis gercekten dolap donuyormus.
Bizim evde buzdolabinda Safranbolu evlerinin miknatisi var. Hediye gelmisti artik ona daha bir bilgi ile bakicam kuru kuru miknatis olmaktan cikti benim icin sayende...

zubizup dedi ki...

tarih tesadüfen bozulmamış, yen şhir karabük farklı yere kurulmuş,
güzel bir restorasyon ile kazanılmış,
tarihi mekanları korumak lazım